İklim değişikliği toplum için çok gerçek, ciddi ve yıkıcı bir tehdit
Sıcak hava dalgalarının yol açtığı doğal felaketler daha yaygın ve şiddetli hale geliyor. Bu durum, toplulukları çoğu zaman yıkıcı insani ve ekonomik maliyetlerle başa çıkmak zorunda bırakıyor.
Geçtiğimiz 12 ay içinde, küresel protestolar milyonlarca geleceğinden kaygı duyan genci fikirlerini dile getirmek için sokaklara döktü. Bunun sonucunda hem politika yapıcılarının, hem de sorumlu işletmelerin dikkati çekilmeye başlandı. Kar amacı gütmeyen bir kuruluşun raporu, daha yüksek işletme maliyetleri, varlık zararları ve talep düşüşleri gibi iklim değişikliğinin etkileri nedeniyle, dünyanın en büyük 500 şirketinin kısa vadede potansiyel olarak 1 trilyon dolarlık finansal riskle karşı karşıya kalabileceğini ifade etmekte.
Girişimcilerin iş yapması için varoluşsal riskler söz konusu ve şirketlerin hazırlanmak için şimdiden harekete geçmeleri gerekmektedir.
İşletmelerin, operasyonları ve tedarik zincirlerinin iklim değişikliğinin fiziksel risklerine karşı hangi anlamda savunmasız olduğunu anlamaları gerekir. Aynı derecede önemli olan, şirketlerin geçiş risklerini değerlendirerek iş modellerinin sadece düşük karbonlu bir gelecekle alakalı olmasını sağlamakla kalmayarak, aynı zamanda sunulacak fırsatları da değerlendirebilmektir.
Siber saldırılar büyük tehdit. Dijital dünya hızla gelişmeye devam ediyor; gittikçe daha fazla cihaz internete bağlı ve saldırılar daha düzenli bir hale geliyor, yani harici siber saldırıların tehdidi her zaman artıyor.
Müşterilerin sadece ihtiyaç duydukları ürün ve hizmetleri edinmekle kalmayıp sorumlu, etik ve kişisel bilgilerini koruyacak şekilde ticaret yapmaları için iş yaptıkları şirketlere güvenmeleri önemli.
Bu, işletmelerin siber güvenlik yeteneklerine sürekli yatırım yapmaları ve teklif geliştirme ve yapay zekaya önemli kaynaklar tahsis etmesi gerektiği anlamına gelir. Bu, firmaların müşterilerine daha iyi hizmet vermelerini ve sürekli gelişen siber risklere karşı korunmalarını sağlar.
Makroekonomik ve jeopolitik riskler, ekonomik döngüdeki doğal yavaşlama, zayıf büyüme istatistikleri, Brexit ve ABD-Çin ticaret savaşı gibi faktörler, ekonomik dengesizliği artırmaya hizmet ediyor.
Böyle bir senaryoda, merkez bankalarının faiz oranlarını daha da gevşetip varlık alımlarının artıracağı, fiyatların daha da artacağı, bugünün varlık balonunun daha fazla şişeceği ve cezalandırıldığını düşünenler arasında hoşnutsuzluğa neden olacağı muhtemeldir.
Ekonomik, jeopolitik ve siber riskler şüphesiz iş yapmak için bir tehdit oluşturmaktadır. Bununla birlikte, hepimiz iklim değişikliğinin dünya için varoluşsal bir risk olduğunu özümsemeli ve nasıl bir iş yaptığımızı idrak etmemiz gerekir. Kararların erken ve acil alınması gerekiyor, çünkü – görmezden gelinirse – hasar geniş ve geri döndürülemez olacaktır.
Bunkerist
